14 Ocak 2015 Çarşamba

SUPERCLASICO BOCA JUNİORS vs RİVER PLATE



BOCA JUNİORS - RİVER PLATE

Kendi içinde var olan rekabetin sosyal alanlara yansımasıyla daha da ilgi çekici bir hal alan futbol tüm dünyada en çok ilgi gören spor dalıdır. İçerisinde aidiyet, kendini ifade etmek, aşk gibi kavramları da barındıran bu modern zamanların hastalığının en marjinal örneklerini Arjantin'de görürüz. Futbolun beşiği belki İngiltere'dir ama kulüp aidiyetinin hastalıklı bir ruh haline erişmesi Arjantin'dir.

Arjantin futbolundan bahsedildiği zaman şüphesiz Boca Juniors - River Plate rekabetinden bahsetmeden meramımızı anlatmamız mümkün olmaz. Bu yazı esasında bir Boca Juniors güzellemesidir ama River Plate olmadan Boca Juniors'u anlatamayız.

 25 Mayıs 1901 tarihinde Arjantin'de bir futbol kulübü tarih sahnesine çıkar. Temelinde İngilizlerin var olduğu bu kulüp yıllar sonra zengin sınıfın Arjantin futbolundaki temsilcisi olacaktır. Ve ilk kuruldukları mahalleden adeta kaçarcasına bir zengin muhitine taşınarak futbolda sınıfsal çatışmanın fitilini ateşlerler. Arjantin futbolunun dinamosu olan ve Boca Juniors'un gerçek manada düşmanı rolünü üstlenen River Plate'den bahsediyorum.

Boca Juniors'un kurulması ise daha ilginç bir hikayeye sahiptir. 3 İngiliz ve 2 İtalyan genç tarafından 3 Nisan 1905'te kurulan kulüp ilk yıllarını siyah - beyaz renklerle geçirir. Sık sık maç yaptıkları aynı renklere sahip bir futbol takımının daha olması renk konusunda onları bir yol ayrımına getirir. Dönemin şartlarını düşündüğümüzde de çeşit çeşit formalar olamayacağı için bir kulüp renklerinden vazgeçmek zorundaydı. Çözümü yine futbolun içinde ararlar. Bu iki takım kendi aralarında bir maç yapacaklar ve kaybeden takım renklerini değiştirecektir. O maçı Boca Juniors kaybeder ve forma renklerini değiştirmek zorunda kalır. Bir liman şehri olan Buenos Aires'in takımı olan Boca Juniors renklerini değiştirirken ilginç bir yol izler. Herhangi bir renkte mutabakat sağlanamayınca limana gelen ilk geminin ülke bayrağının renklerini kulüp rengi olarak seçmek için anlaşırlar. Heyecanlı bir bekleyiş artık başlamıştır ve limana gelen ilk gemi İsveç bandrollüdür. Bu olaydan sonra artık Boca Juniors'un renkleri sarı - lacivert olmuştur.

Fakir bir mahallenin fakir takımı Boca Juniors ile o zamanlar yine fakir mahallenin takımı olan River Plate arasındaki rekabet resmen 1913 yılında başlar. Yıl 1923'ü gösterdiğinde River Plate yönetimi değişikliğe uğrayarak asıl kimliğine kavuşur. Yeni River Plate artık fakir mahallenin takımı değildir. Kulüp zengin muhitine taşınır ve sportif rekabete sınıfsal rekabet de bu olayla eklenir. Artık Boca Juniors ile River Plate arasındaki rekabetin adı futbol çerçevesinde açıklanamayacak kadar karmaşıktır. Bir tarafta köklerine ihanet edip fakir semtin çocuklarını hakir gören,küçümseyen River Plate diğer tarafta ise ekonomik olarak alt sınıfı temsil eden Boca Juniors vardır.

Aradaki sınıfsal çatışmanın boyutunu tam anlamıyla kavrayabilmek için her iki kulüpten de birbirleriyle alakalı birer örnek vermek istiyorum. Bu ayrılığın ardından River Plate taraftarı için Boca Juniors takımı "bosteros" (leş gibi kokan) demektir. Çünkü Boca Juniors'un kurulduğu ve şu anda da stadyumları olan La Bombonera'nın yer aldığı mevki bir nehir kenarıdır ve çok kötü kokar. Boca Juniors taraftarları ise buna "Cobarde Gallina" (Korkak Tavuk) ile cevap verirler. Çünkü River Plate takımı atalarının mirası olan kuruldukları yere ihanet ederek zengin mahallesine kaçmışlardır. Bu denli sınıfsal çatışmanın yaşandığı rekabetin fiziksel çatışmaya yol açması doğal bir sonuç olarak yaşanmaya başlandı o günlerde.

Fakir semtin çocukları şiddet konusunda tasvip etmesek bile maharetliydiler ve 1968 yılında adeta bir katliama sebebiyet verdiler. River Plate taraftarının üzerine yanan kağıtları atarak çıkan kargaşada 74 taraftarın ölümüne sebebiyet verdiler. Yıl 1968 ve sınıfsal çatışmanın futbola yansımasının kötü bir anısı olarak tarihte yerini aldı bu üzücü olay. Olay sonucunda haliyle River Plate camiası derin bir üzüntüye boğuldu. Boca Juniors tarafında ise bir zafer sarhoşluğu vardı. 74 düşman öldürülmüştü! Futbolun eriştiği utanç noktasıdır bu elim olay aslında…

Yıllar ardı ardına geçerken artık dünya futbolu da değişime uğruyordu. Haliyle bu büyük rekabet de değişime uğradı. Endüstriyel futbol buraya da sızarak rekabette kendisine yer buldu. Bir tarafa sponsor olan firma diğeri tarafından düşman ilan edilip adeta linç ediliyordu. Adidas - Nike ile Coca Cola - Pepsi firmaları da rekabetten nasibini alanlar olarak tarihte yerlerini aldılar. Bir taraf Pepsi içmiyordu artık diğer taraf Coca Cola…

Futbolun kabuk değiştirip tamamen endüstriyel futbola mahkum olduğu yıllar olan 2000’li yıllar her iki takım için de olumsuzları beraberinde getirdi. Aradaki rekabet devam etse dahi başarı anlamında büyük gelgitler yaşadılar. Bu gelgitler River Plate takımının küme düşmesine kadar gitti. Birilerinin dediği gibi ülke futbolunun dinamosunun küme düşmesi marka değerini alt üst etmiyordu uzak diyarlarda. Daha sonra River Plate çeşitli statü düzenlemelerinden sonra üst lige çıksa bile en azından ülkemizdeki rezaletlere benzer bir kepazelik Arjantin’de görülmedi.

Arjantin futbolunun kalitesizliğinin tavan yaptığı günümüzde bu ülkenin futbolunu Boca Juniors ve River Plate rekabeti ayakta tutmaktadır. Ülkemizde dünyanın en önemli derbisi diye bize yutturulan Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşmalarını şevkle izleyenler bu akşam oynanacak olan River Plate – Boca Juniors karşılaşmasını izleyerek derbinin ne demek olduğunu öğrenebilirler
KAYNAK:
http://futbolvukuat.blogspot.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder